Ana sayfa KİŞİSEL GELİŞİM İÇSEL DÖNÜŞÜM PAYLAŞMA GİZEMİ

PAYLAŞMA GİZEMİ

69
0

Paylaşmak, genel insan algısında övülen, önerilen bir nitelik olsa bile gerçek paylaşımın ne olduğu konusu çoğu kişinin aklına bile gelmez. Peki, nedir paylaşmak ve biz ne yaptığımızda olan şey gerçekten de“paylaşmak” olarak nitelendirilebilir? Basit ve yüzeyden bakınca bir insana yiyeceğinden bir parça vermek bir paylaşım gibidir. Duygular, düşünceler, hisler pek çok şey insanlar arasında kesintisiz olarak gidip gelir. Her tür alışveriş yaşam akışının ayrılmaz parçasıdır. Her etkileşim bir alışveriş içerir. Ama pek çok insan etkileşim ve alışveriş içinde olsa da kendini yalnız, yorulmuş ve karşılıksız kalmış hisseder. Bir hayal kırıklığı, bir “olmamışlık” hissi hep yanı başındadır. Pek çok kişi bu durumla yüzleşmiştir, siz içinizde bir şey yaşarsınız, onu karşıdakine aktarmak istersiniz ama sanki bu şey ona ulaşmaz ve onda hükümsüz olur ya da o size bir şey vermek ister, içinde olanı sizde var etmek ister ama bu da size bir anlam ifade etmez ve sizdeki şey onda, ondaki şey sizde karşılığını bulmaz.

Daha doğrusu onda olan haliyle sizde oluşmaz veya sizde yaşanan haliyle onda var olmaz. Peki bunun nedeni nedir? Bunun nedeni maddi yaşamın bir tür yanılgı, bir tür rüya olmasıdır. Bu maddi yaşam sahnesinde herkes kendi rüyasını görür, kendi yanılgısını yaşar, kendi hatalarını yapar ve kendi acılarında kıvranır. Bir rüyayı anlatmak bile zordur, o ki kalsın paylaşmak.  GERÇEK OLMAYAN ŞEYİ PAYLAŞAMAZSINIZ. Bir rüya sis gibidir.  Bu sisi paylaşmak imkansızdır.

Paylaşım olarak yapılan A’dan Z’ye her şeyin verebildiği maksimum şey ise bir anlık iyi hissetmekten ibarettir, bir tür teselli ve avuntudur. Burada olan sevgi, mutluluk, huzur vs. her şey bir tür yansımadır. Sizin kendi iç dünyanızda yarattığınız bir tür yansıtmadır. Siz göl yüzüne yansıyan bir ağacın meyvesini koparamazsınız veya onu alıp birine veremezsiniz, ona dokunduğunuz an yansıma dağılır ve biter. İşte bunun gibi maddi yaşam sahnesinde yaşanan her şey insanın iç dünyasındaki bir rüyadır, bir tür yansımadır. O yansımaya ait hiçbir şey içten dışa çıkarılamaz sadece orada mevcut olur. Ve dolayısıyla aslında sizin verecek bir şeyiniz de yoktur bu durumda. Ortada GERÇEK bir şey yoktur. Ve olmayan bir şey için de paylaşmak da söz konusu değildir. Bu durum maddi yaşam oyununun yarattığı bir illüzyondur, bir oyundur. Ayrıca da insan somut nesneleri alıp vermeyi düşünebilir ama bunlar hepsi maddi yaşam illüzyonunun fabrikasından çıkan farklı ürünlerdir.

Siz bir elbise, ekmek, para vs. verebilirsiniz ama o da yanılgı içinde bir paylaşımdır. İnsanın içinde bir gerçeklik uyandırmaz ve gerçek bir şey yaratmaz. Geçici bir iyi hissetme olur. Öte yandan rüya dünyasında yaşanan şeyler insanda çoğunlukla paylaşma dürtüsü değil devam ettirme, sürdürme dürtüsü yaratır. Güzel bir rüya görürken sonuçta sizin için orada kimse yoktur, dünya yoktur, başkaları yoktur; siz ve rüyanız vardır. Ve o rüya güzel ise, sizi iyi hissettiriyor ise orada kıpırdamak bile istemezsiniz onu sadece daha uzun görmek, süreğen hale getirmek ve devamlılığını sağlamak istersiniz. Bir şekilde gözleriniz açıldığında da aklınıza ilk gelen başkaları ya da paylaşmak olmaz tekrar gözlerinizi kapatıp oraya dönmek istersiniz. Belki de kendinizi rüyada çok iyiliksever, yardımsever bir role büründürmüşsünüzdür kim bilir. Ama siz de bu iyiliksever rüyasına kendinizi kaptırmış olmaktan ötede değilsinizdir. O yüzden insan gerçek paylaşıma erişmek için gerçekten “gerçek” bir şeye sahip olmalıdır ve onun için de gerçeği bulmalıdır. Zaten paylaşım gerçeğin doğal bir dinamiğidir. Çünkü gerçek varsa paylaşmak oradadır. Bunlar iki ayrı şey değildir. Gerçek yaşam vermek, paylaşmak demektir. İllüzyon olan geçici yaşam ise almak, tutmak ve sabitlemek üzerinde yürümektedir. Gerçeğin sabitlenmeye, süreğen hale getirilmeye, bozulmaz hale getirilmeye ihtiyacı yoktur çünkü zaten kendinden öyledir ama illüzyon olan, geçici olan, kendinden var olamayan maddi olgular mutlak olmadıkları için onları korumak, bozulmasını engellemek gibi çaba gereklidir. Çünkü o kendinden var değildir ve kendinden var olamaz o sizin yarattığınız geçici bir yanılgıdır ve varlığı sizin onu beslemenize ve çabalarınıza bağlıdır. İşte rüya dünyasında tek meşguliyet bundan ibarettir. Orada dikkatiniz, enerjiniz, zamanınız tamamen buna bağlanmıştır aksi halde rüya biter. Oysa gerçeklik içinde ise bu çabalar boşa çıkar ve hükümsüz olur, böylece geriye yapacak tek bir şey kalır; PAYLAŞMAK!

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here