Ana sayfa BİLGELİK ÖZGÜRCE AŞIK OLMAK

ÖZGÜRCE AŞIK OLMAK

134
0

Aşk… Aşk acıları. Eğer karşı taraf  kişinin sevgisine cevap vermiyorsa veya kişi yeterince ve istediği şekilde karşılık alamıyorsa sevgi dönüşmeye başlar ve bir süre sonra nefrete dönüşür. Görüyoruz ki aşık olan insanlar, bir zamanlar bir arada olup birbirlerini seven ve iyi zaman geçiren insanlar bir süre sonra birbirlerinden nefret ediyorlar, birbirlerine düşmanca davranmaya başlıyorlar. Biliyorsunuz en büyük aşık Othello Desdemona’ya ne yaptı? Boğdu. Bu, aşkın zirvesidir. O kadar sevdi ki, boğdu. Dünyevi aşk budur, sonuçta kişi aşık olduğunu boğacak, iş bitsin, çile bitsin.

İnsanlar aşık olur. O sevgi, o ilişki kişinin egosunun, benliğinin bir parçası olur. Sevdiği kişi onun olur, onu sahiplenir. Bu başlangıçta iyi gelir, biri sahiplenmiş, neredesin, nasılsın diye soruyor, ilgileniyor. Ne güzel. Nihayet biri değerinizi bilmeye başladı. Bu egoya iyi gelir ve mutlusunuz. Ancak diğer yandan kişi aşık olduğu insanın sahibi olduğunu hissetmeye başlar, aşık olduğu insan artık onun malıdır. İnsan mal haline gelebilir. Biliyorsunuz mal nereye sürerseniz oraya gider.

Bu durum her ilişkide farklı boyutlarda olsa da yapı benzerdir. İlişki zihinsel düzeyde alışkanlık, bağlılık haline geldiği için bunu kabul etmek zordur. Bir süre sonra, bu alışkanlık rahatsız edici olsa bile olmayınca daha çok rahatsız ettiği için kişi durumu kabullenebilir. Sevgi nefrete dönüşmüş ama o kişi yoksa yine rahatsız edici, çünkü nefret edecek birinin olması öfkeyi boşaltacak birinin olması alışkanlık haline gelebilir.

Bu rutinden çıkmak isteyenlerin çözüm olarak bulduğu diğer yol yeni bir partner bulmaktır. Ya başka birine yeniden aşık olmak ya da sadece beğendiği kişiyle beraber olmak. Bu, heyecanı yeniler ama fazla değişen bir şey olmaz. Aynı evreler tekrarlanır: motivasyon, bağlılık, alışkanlık, sıkıcılık ve yıpranma. Çünkü eğer insan değişmezse hiçbir şey değişmez; aynı acılar ve tatsızlıklar tekrarlanır. Gerçi her seferinde aşık olunca kişi “Bu aşk farklı olacak, bu sefer farklı olacak” diyebilir. Ama bir süre sonra aynı hikaye tekrarlanır. Aynı şeyler olur, sonra da ilişki alışkanlık haline gelir. Diyorlar ya ‘Aşkla başlar sonra sevgiye, sonra da dostluğa dönüşür’. Herneyse ama önemli olan aşk bir şeye dönüşür, alışkanlığa dönüşür ve sonra da biter, rutinleşir ve aşktan hiçbir şey kalmaz.

İlişkinin bağlılık ve sonra da bağımlılık haline gelmesinin enerjisel nedenleri de vardır. Kişi aşık olunca ve cinsel ilişki başlayınca Çakra düzeylerinde enerjisel kordonlar oluşmaya başlar. İki kişi arasında enerji akımları ve enerjisel paylaşım ortaya çıkar. Daha yüksek titreşimli kişi daha düşük titreşimli kişiyi genelde farkında olmadan enerjisel olarak beslemeye başlar. Beslenen bağımlı hale gelebilir. İnsanların enerji titreşimleri farklı düzeydedir. O yüzden kimin titreşimi daha yüksekse o verici olur, besleyen olur. Kiminki daha düşükse o alıcı olur, beslenen olur. Özellikle beslenen kişi bağımlı olmaya meğillidir çünkü sürekli enerji emiyor ve besleniyor. Bu onun hayatının bir parçası olur. O yüzden eğer beslenme kaynağı kesilirse enerjisi düşer, depresif hissedebilir. Bu durumda da kişinin tepkisi negatif enerjiyle dolmak ve aşık olduğu kişiden nefret etmek olur.

Bütün bu egosal bağlantılar, ilişkiler ve tepkiler Çakra düzeylerinde blokajlara neden olur. Hüsran bundan kaynaklanır. Yani bütün o sahiplenme, elinde tutma, kendisi için sevme Çakra düzeylerinde bloklanmalara, tıkanmalara neden olur. O yüzden bir süre sonra o sevgi akışı kaybolur. O heyecan, o aşk yok olur. Aynı motivasyon düzeyinde kalamaz. Blokajlar yüzünden enerji düşer ve eskisi gibi sevemez. Başlangıçta olduğu gibi hissedemez.

Peki Orijinal Yoga Sistemi’nde bu iş nasıl yürüyor? Aşık olduğunuzda bağlanmadan sevmek için bencillikten kurtulmak gerekir. İlişkide acı çektiğinizde bağlandığınızı anlayabilirsiniz. İlişki acı verici olursa bilin ki bağlılık oluşturdunuz. Bir kişiye bağımlı olmadan sevmek için tekamül etmek gerekir. Bağımsız olmanın tek yolu Orijinal Yoga Sistemi yolunda tekamül etmektir.

Bunun için öncelikle blokajlardan arınıyorsunuz. İkinci Çakra daha sağlıklı çalışmaya başlayınca yaratıcılık yükseliyor. Eğer siz o yaratıcı enerjiyi bağımsızca, beklentisizce insanlık için kullanmaya başlarsanız işte o zaman tavan yapıyor. Hayatınızda hiç yapmadığınız, yapamayacağınız, hayal etmediğiniz işler yapabilirsiniz. En iyi şekilde o enerjiyi kullanabilirsiniz. Yaratıcı enerji güçlenir. Dördüncü Çakra arınınca, sevgi köprüsünden geçince koşulsuz sevgiye sahip olunur. Nedir koşulsuz sevgi? Başkası için sevmek. Kendini düşünmeden sevmek. “Ben ne alacağım, bana ne olacak, nasıl olacak”diye düşünmeden sevmek, sadece sevmek. Sadece akışın içinde olmak. Kendini bırakmak ve hiçbir şey beklememek. Bu kolay bir şey değil.

Bazen seven insanlar birbirlerine sorar:”Neden beni seviyorsun?” Öteki kişi der ki,”Çünkü gözlerin güzel. Çünkü şu, çünkü bu. Bir neden var. O nedeni buluyor. Ama koşulsuz sevgi olunca nedensizce seviliyor. Eğer size “Neden seviyorsun?”diye sorarlarsa, bunun kesin bir cevabı olmayacak. Veya cevabı şu olacak; “Çünkü seviyorum”. Çünkü sadece seviyorsunuz. Çünkü sevgi varlıklarıyız. Çünkü sevgi enerjisinin tezahürleriyiz. Aslında sevmeye ve sevgimizi paylaşmaya ihtiyacımız var. Ama bencillik yüzünden bu sevilme ihtiyacına dönüşür. Aslında sevgiyi vermeye ihtiyacımız var ama bencillik yüzünde bu sevgi alma ihtiyacına dönüşür. İhtiyaç olan şey sevgiyi dışarıdan almak değil, içimizden tezahür ettirmektir. Çünkü sevgi akışı tıkanınca ve bilinç kasılınca hayat rahatsız edici olur.

Blokajları çözmek ve sevgi enerjisini aktarmak o akışın içinde olmak mutluluk vericidir. Oraya varınca, sevgi köprüsünü geçince koşulsuz sevgi içinde olunur. Herkesi, canlı ve cansız her şeyi koşulsuzca sevebilirsiniz.

Bu, spiritüel aşkın temelidir. Bu, aşkın aşkıdır. Bu, bildiğimiz dünyevi aşkın ötesinde olan bir şeydir. Gerçek aşk süreklilik demektir, bağımsızlık demektir ve beklentisizlik demektir. Gerçek aşk bir çağlayan değil, bir okyanustur. Gerçek sevgi bir okyanustur, bir enginliktir, bir sonsuzluktur, onun içinde eriyip gidersiniz. Ego kaybolur ama bilinçlilik yükselir. Orijinal Yoga Sistemi uygulayarak bilinen dünyevi aşkın ötesine geçilir. Beklentisizce, özgürce sevilir.

İşte o zaman aşkınızla boğmazsınız, aşkınızla yaşatırsınız. Aşkınızla yüceltirsiniz ve yücelirsiniz.

Kaynak Kitap: Dünyaca Ünlü Yazar, Nobel Barış Ödülü Adayı Akif Manaf; Cinsellik Nedir ve Nasıl Yaşanır?

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here