Şiddet kişinin fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan hareketler bütünüdür. Şiddet olgusunun bireysel veya toplumsal birçok nedene dayalı olarak ortaya çıktığı bilinmektedir.
Günümüzde gerek medya aracılığıyla gerekse hayatın akışı içerisinde ne yazık ki pek çok şiddet durumuna tanık oluyoruz. Her an her yerde şiddet olayları ile karşılaşabiliyoruz. Çocuklar da bu olaylara tanık olanlar arasındadır.
Çocuk toplumdaki genel kültürden ve iletişim özelliklerinden etkilenir. Bir kültürde model olarak saldırganlık mevcutsa çocukta da saldırganlık olacaktır. Zira toplumsal dinamikler her zaman bireysel yapıyı etkiler.
Çocuk psikolojik olarak önce ailesel sonra da toplumsal dinamiklerden etkilenir. Örneğin cinsel tacize uğramış çocukların psikolojisi bozulur ve kişilikleri hasar görür. Annesi tarafından taciz edilen çocuk kadınlara, babası tarafından taciz edilen çocuk ise erkeklere saldırır. Çocuk ebeveyne bir şey yapamaz ama sokaktaki veya okuldaki çocuklara saldırarak öcünü alabilir. Bazen çocuk büyüdükten sonra ebeveynine şiddet uygulayarak intikamını alır. Zira ebeveyn yaşlanıp güçsüzleşir, çocuk ise büyüyüp güçlenir.
Çocuğun duygusal ihtiyaçları karşılanmadığında, çocuk sevilmediğinde, küçük düşürüldüğünde, dövüldüğünde, reddedildiğinde, terk edildiğinde vs. agresifleşmeye başlar ve başka çocuklara saldırır. Çocuk güçlü görünmek ve hem kendisine hem de başkalarına güçlü olduğunu ispatlamak için saldırganlaşır. Çocuğun gördüğü şiddet ne kadar tekrarlanırsa alacağı psikolojik hasarlar o denli büyük olacaktır. Bu hasarlar yüzünden çocuk kendisini kontrol edemez hale gelir. Bu sebeple çocuk otomatikman saldırganlaşır ve bazen anti-sosyal davranışlar göstererek suç dahi işleyebilir.
Saldırganlık ve şiddet eğilimi gösteren çocuklarda davranışsal olarak en çok rastlanan durumlar şunlardır:
- Saç çekme, ısırma, tükürme
- Yemek yememe
- Altını ıslatma
- Sık sık kavga çıkarma
- Arkadaş edinememe
- Arkadaşları arasında sorun çıkarma
- Eşyaları yere atma, kırma
- Yoğun öfke patlamaları
- Korku, kaygı, suçluluk, çaresizlik vb. duygular hissetme
- Uyku bozuklukları
- Düşük benlik saygısı
- Kendine ve başkalarına karşı güven eksikliği
- Dikkat eksikliği
- Derslerde başarısızlık
- Depresyon
Çocuk, Şiddeti Ebeveynlerinden Öğrenir
Bir ebeveyn çocuğunun okulda dövülmesini istemez ama onu hizaya getirmek, istediğini yaptırmak ve itaatkar olmasını sağlamak için dövebilir. Sonra da aynı ebeveyn, çocuğu sokakta dövülüp öldürülünce feryat edip adalet ister. İşte ebeveynin çocuğuna uyguladığı şiddet, çocuğu saldırgan yapar ve kavga ettiği sırada öldürülmesine bile neden olur.
Hiçbir ebeveyn çocuğuna uygulanan şiddetin, kendi uyguladığı şiddet sonucunda olduğunu anlamaz. Anlatılsa bile itiraz eder ve kendisini savunur. Ama bütün bu itirazlar gerçeği değiştirmez. Ebeveynlerin çocuklarına uyguladığı şiddet onları saldırgan yapar ve şiddete maruz kalmalarına neden olur. Çünkü şiddet uygulayan mutlaka şiddete maruz kalacaktır.
Çocuklardaki şiddet eğilimini gidermek için ailelerin, öğretmenlerin ve yakın çevrenin yapabileceği şeylerden bazıları şunlardır:
- Öncelikle çocuğu şiddete yönelten durumlar tespit edilmeli ve ortadan kaldırılmalı
- Çocuk, yaşadığı problemler hakkında konuşmaya cesaretlendirilmeli
- Çocuk sevilmeli, ihmal edilmemeli, duygusal ihtiyaçları karşılanmalı
- Çocuğun yaşam tarzı ve akran ilişkileri değiştirilmeli
- Şiddet ve saldırganlık içeren film, dizi, bilgisayar oyunları vs programlardan uzak tutulmalı
- Şiddet eğilimli çocuklarda empati duygusu gelişmediğinden bu yönü artırmaya yönelik çalışmalar yapılmalı
- Çocuğun saldırganlık davranışlarına karşı tolerans gösterilmemeli ve bu davranışları engelleyici yöntemler bulunmalı
- Çocuğun olumlu davranışları takdir edilmeli
- DEĞİŞİM SANATI uygulanmalı
Şiddeti Aşmak
Şiddeti aşmak için şiddetsizlik yeterli değildir. Çünkü şiddetsizlik olumsuz bir ifadedir ve bir şeyin inkarı demektir. Şiddeti aşmak için önemli bir şeye ihtiyaç vardır: PAYLAŞMAK
Şiddeti aşmak için sahip olduğumuz her şeyi paylaşmak gerekir. Sevgiyi, coşkuyu, sevinci, huzuru, bilgiyi, mutluluğu… O zaman kişi hayatı kucaklayabilir. Kucaklamak, kendini paylaşmak demektir. Orada şiddet değil, mülayimlik, koruma, yumuşaklık, nezaket, kibarlık, saygı, itaat, sadakat ve sakinlik vardır. İşte o zaman kişi her nerede olursa olsun ve her ne yaparsa yapsın eylemleri şiddet içermez ve hayatın coşku dolu nabzını hisseder. Hayatı kucaklamış ve şiddetten arınmış olan insan, tüm canlı varlıkların bedenlerinde ebedi ruhi varlık olduğunu bilir ve onlarla birlikte hareket edip birlikte akar.
Unutulmamalıdır ki çocuk ilk önce canlı varlıktır. Sonra insandır. Ama her şeyden önce şunu anlamak gerekir: Maddi evrene oyunlar sergilemek için gelmiş ebedi ruhi varlık çeşitli oyunlar sergilemek için bir çocuk bedeni almak zorundadır.
Kısacası aslında ”çocuk” denilen özne, ebedi ruhi varlığın geçici olarak oynadığı bir roldür. Çocuk bedeni ise ruhi varlığın geçici olarak kullandığı bir kostümdür. Bu nedenle çocuk psikolojisini derinlemesine anlamak için çocuk bedeninde olan ebedi ruhi varlığı anlamak gerekir.
Dünyada istisnasız her çocuk dünyevi çevresi tarafından bozulmuştur. Çünkü her çocuk ailesinin endişelerini, korkularını, zayıflarını ve koşullanmalarını taşır. Ancak tekamülle aydınlanan ebeveynler çocuğunun öz varlığına ve özgürlüğüne müdahale etmeme cesaretine sahip olabilir. Yalnızca o zaman çocuk ebedi öz varlığının bilinmeyen yönlerinin kapılarını açar ve onları keşfetmeye başlar. Zira çocuk bu evrene nasıl geldiğini, kendisine ne olduğunu ve bu dünyaya nasıl düştüğünü bilmez. İşte çocuğun bunları bilmesi için bir bilirkişiye ihtiyacı vardır ve o ancak tekamül eden ve şiddetten arınmış ebeveyn böyle bir bilirkişi olacaktır.
Bu durumda çocuk karanlıktan korkmaz, hata yapmaktan çekinmez ve yaptığı hatalardan ders aldığı için onları bir daha yapmaz. Ebeveynin bilgeliği, sevgisi, rehberliği, şefkati ve kutlayışı çocuğa bu yolculukta başarılı olması için en büyük destek olur. Tekamül eden ebeveyn korkularında özgürleştiği için onları çocuğuna yansıtmaz, şiddetten uzak kalır ve çocuğunu sevgiyle kucaklar.
Kaynak: Dünyaca Ünlü Yazar, Nobel Barış Ödülü Adayı Akif Manaf; Şiddet Psikolojisi






