İnsan cesarete sahip olarak doğar. Cesaret sonradan kazanılmaz. Yıllar geçtikçe yaşam koşullarından dolayı bu cesaret dolu yaşama korkular eklenir. Böylece özgürlük kaybolur ve birey yaşamını dolu dolu, mutlulukla, huzurla yaşayamaz.
İnsan, içindeki doğal cesareti ortaya çıkarabilir. Ama nasıl? Ebedi, ölümsüz ruhi varlığını hissederek ve beden olmadığını kabul ederek. Bu farkındalık, bireye huzur, rahatlık verir; böylece kaos ortadan kalkar ve kozmos ortaya çıkar.
Farkındalıklı birey gereksiz çabalarda bulunmaz; isabetli kararlar verir ve özgürce seçimlerini yapar. Her düşüncenin, duygunun farkında olunması bireyi tüm endişelerden ve korkulardan özgürleştirir. O yüzden farkında olan birey daima huzurludur.
Cesareti tekrar kazanmak için birey değişime açık olmalıdır ve kalbini hayata, insanlığa açmalıdır. O zaman saklı hiçbir şey olmaz. Samimiyet güneşi doğar.
Değişmek cesaret ister ve değişim risk de içerir. Ama buna rağmen cesaret yolunda yürümek gerekir. Cesaret dönüşmüş korkudur ve korku dönüşmüş cesarettir. O yüzden farkındalık güçlendiğinde birey şimdiki anda cesurca yaşar. Yeniye ilerlemek için, geçmişi ve eskiyi bırakmak için herşeye rağmen cesur olunmalıdır. Bu risk yaşamaya değerdir.
Seven insan cesur olur ve cesur insan koşulsuz bir şekilde sever. Sevgi, mantığa terstir. Ancak seven bir kalp değişime “evet” der. Cesaret sayesinde birey deneyimler yaşar ve bu deneyimler bireyi olgunlaştırır.
Bilinen şeylerden uzaklaşıp, bilinmeyenlere doğru adım atın. Bu adım korkuyla dolu olsa da herşeye rağmen ilerleyin. Yaşamın sürprizleri üzerinize yağmaya başlayacak. O zaman cesurca hayat merdiveninde yol alacaksınız. Cesurca yaşanan hayat heyecanlıdır ve macera doludur. Siz de yaşamınızın tüm sorumluluğunu üstlenin ve cesurca korkulara meydan okuyun.
Bu yazıda Dünyaca Ünlü Yazar, Nobel Barış Ödülü Adayı Akif Manaf’ın “Cesaret Nedir ve Nasıl Cesur Olunur?” eserinden yararlanılmıştır.
