Ana sayfa KİŞİSEL GELİŞİM AŞK SAPMASI

AŞK SAPMASI

200
0

Aşk sapması veya aşkı saptırmak bu gezegende insanlığın üzerinde hüküm süren en büyük aldatmacadır. Gerçek aşkı ortadan kaldırmak ve sahte bir şeyi insanlara gerçekmiş gibi yutturmak için koca bir gezegen tezahür ettirilmiştir. Bütün yaşam insana aşk yalanını yedirmekten ibarettir. Tüm yazılar, filmler, şarkılar, görseller,şiirler, tanımlar,anlamlar, kurallar, kalıplar, şablonlar, yasaklar, duygusallık, romantizm, zevk yemleri ve tüm ifadeler sadece insanı aşktan uzaklaştırmaya hizmet etmektedir. Böylece hayat boyu insan bu sahte şeyin peşinden amansızca koşarak sürekli acılar çeker. Bir hayal kırıklığından bir başkasının kollarına atlamakla geçer hayat.

Muazzam hazırlanmış mükemmel bir illüzyondur ve kişi eğer istemezse bu yanılgıdan asla çıkamaz. Aşk acısı derler, aşk özlemi derler, aşk fakiri derler, eski aşk, yeni aşk derler. Tüm bunlar bilgisizliktir. Aşk acı içermez, özlem içermez, eskisi, yenisi olmaz. Eğer içinizde kararsızlık, hayal kırıklığı, acı ve özlem varsa o aşk değil sahi bir aptallıktır. Gerçekte aşk tanımsız bir olgudur, yok olan ve var olan, kaybedilen veya kazanılan bir şey değildir, bedensel, zihinsel, duygusal ve nesnel dünyayla ilgili bir şey asla değildir.

Aşk yok olan bir şey değildir ve bir gün var olacak olması beklenen ve mutluluğa o zaman ulaşılacak olan. Yokken mutsuz eden varken mutlu edemez; yokluğu mutsuz edenin varlığı mutlu edemez. Çünkü var oluşta “yok” yoktur. Ve “yok” olan yani “olmayan” bir şeyden bir şey “var” edilemez. Her şey var olandan var olur yoktan var edilemez. Dolayısıyla yok olan asla var olmayacaktır. Yani bir illüzyon gerçek olmayan şey asla gerçek olmayacaktır. Dolayısıyla aşk VARDIR!!! yok olduğu bir an bile bulunamaz. Aşk varoluşun ta kendisidir.

Canlılığın kendisi aşktır, can aşk demektir. Bir bebek aşktır. Aşk ruhun ebedi eylemidir ve varoluşun ta kendisidir. Bu gezegende aşk sapması nın bir başka yönüde şudur; aşk deyince tüm ifadeler eril ve dişil arasında olan bir çekime vurgu yapar. Aşk resmi hemen eril ve dişil arasındaki romantik bir anı resmetmektedir, aşk filmi deyince herkesin aklına bir erkek ve kadın arasındaki bir hikaye gelir, aşk kitabı aşk şiiri deyince bir erkeğin bir kadına veya bir kadının erkeğe duyduğu tutkunun ifadeleri gelir.

Aşk şarkıları sadece eril ve dişil arasında olan bir konudur. İşte bir canlıya bir düşmanlık edecekseniz bu şartlanmayı yerleştirin ve tüm araçlarla bunu pekiştirip aşkı katledin. Bu tam tamına bir aşk katilliğidir. Aşkı sade bir cinsel çekime indirgeyip ve zevk odaklı bir şeye çevirmek kendine yapılacak en büyük eziyettir. Bir kadın bir erkeği gördü veya tersi etkilendi çekildi duygusal bir etkileşim sonra bir şey yaşanır veya yaşanmaz aşk budur!!!!!

Aşkı saptırmak ve fakirleştirmekten ötesi değildir bu algı maalesef. Bu olayın başta çok tatlı sunumu vardır. Buda egonun maskeyle kendini var etme oyunudur. Ego başta tatlı bir şeylerle zevkle cezbeder zokayı yuttuktan sonra maske düşer. Bu çok basit içgüdüsel şeyi aşk diye yutmaya devam ettikçe bu gezegende asla huzur olamaz. Çünkü aşk yoksa huzur yoktur ve aşkı yaşamayan canlılar sadece sorun yaratır.

O yüzden bu bu kadar önemli konudur. Gerçek olan tüm anlamların ve mantığın iyi hissetmenin kötü hissetmenin acı ve hazzın ötesindedir. Bunlarla en ufak bir alakası yoktur. Gerçek aşkın burada algılanan deneyimlenen şeyle uzaktan yakından alakası yoktur. Gerçek aşk kişiye iyi hissettiren anlamlı duygularla ilgili bir şey değildir. Gerçek aşk anlamsızdır çünkü “sen” orada yoksun ve “sen” orada olmayınca mantık da yok. Sen onu anlamlandıramazsın. Gerçek aşk ortaya çıkınca hiçbir anlam yoktur.

Anlam varsa “sen” varsın aşk yok. Peki, burada olan nedir? İnsan makinasının dürtüleri ve duyuları vardır. Duyular duyu objesine gereksinim duyar. Dış dünyada sürekli bunun için bir obje arar. Sonra bir an biri çıkar etkiler ve bu etkilenme bir çekim yaratır. Çünkü sistem onu deneyimlemek ister. Görmek, duymak, dokunmak, koklamak ve tatmak ister. Bu bir mıknatıs gibi karşı konulmaz bir çekim yaratır. Elbette bu reaksiyonun varoluşta bir yeri, anlamı ve değeri vardır. Ama aşk bu değildir. Sorun budur. Bu başka bir şeydir.

Ateş su değildir. Elma armut değildir. Bu reaksiyonlar ve deneyimler de aşk değildir. Aşk cahili insan sevgi ile sempatiyi birbirine karıştırır. Sevginin bir duygu olduğunu düşünür ve onu duygusal tatminler için kullanır. Bu nedenle kişi birilerini sever diğerlerini ise sevmez. Aslında ise birini sempatik birini antipatik bulur. Bu nedenle genelde insan sevginin ne olduğunu bilmez sempatinin ne olduğunu bilir. Aslında sevimli ya da sevimsiz bulur.

Ölçek ise duygusal tatmindir. Kişiyi tatmin eden şeyler sevimli tatmin etmeyenler ise sevimsizdir. Bu da çok ansaldır. Yani bir an sevimli gelen bir sonraki an sevimsiz gelebilir bu beklentilerin karşılanmasıyla ilgilidir. Beklentiler karşılanmayınca sevginin nefrete dönüşmesi an meselesidir. İşte bu ciddi bir problemdir. Çünkü aşkın ve sevginin bunlarla uzaktan yakından alakası yoktur. Bu gezegen gerçek aşk ve sevgiden çok uzaklaştırılmıştır. Sevgi bildiğiniz hiçbir şeydir ve bilmediğiniz herşeydir. Ve herkes gerçeğini bilmeği için sadece bir şeyleri o sanarak yaşar.

Hissedilen şey aşk ise o ebedidir. Ve aşk sadece iki kişi arasında olan bir oyundan çok daha fazlasıdır. Eğer geçmişte bir şeyler oldu ve bitti ise yenileri geldi gitti ise o şey bir heyecan ve beğenidir. Çünkü aşk ise olan şey onun başı sonu olmaz hatta onun için olmak kelimesi bile kullanılamaz aşk olan bir şey değil varoluşun kendisidir. Ebediyen seninledir ve onun ne başlaması ne de bitmesi söz konusu bile olamaz…

Aşk ile ilgili bir geçmişe sahipse insan “eski aşkım” gibi bir şeyler var ise o zaman aşk oraya hiç uğramamış demektir…

İnsan sadece basit bir zevk ve heyecan gelince kapısına onu aşk sanmıştır….

Aşkın kim olduğunu bilmediği için…

Tanımadığı için iyi hissettiren bir şey yakalayıp aşk sanıp yapışmaya çalışmıştır….

Ve bu şey bir gün de terk eder….

Aşk burdan anlaşılır o şey gelen ve giden ise, sonradan olan ve bir zaman olmayan ise, eskiyor ise o aşk değildir…

Aşk ne gelir ne gider, ne vardır ne yoktur….

Ne yenidir ne de eskidir…

Aşk varoluşun ta kendisidir……

Bu gezegende nefes almadan öncede vardı ilk nefesle devam etti ve ebediyen varolacak..

Ve bunu yaşıyorsa insan işte o gerçek aşktır…..

Nedensiz koşulsuz şartsız bağımsız….

Sebebi yok nedeni yok bir şeyin varlığı ya da yokluğu ile ilgili olmayan tarifsiz bir şeydir…

Anlatılmaz yaşanır…

Çünkü GERÇEK AŞK KENDİNDEN GEÇMEKTİR KENDİNİ AŞMAKTIR VE KENDİNİ BULMAKTIR!!!!

Bu gezegende aşk bilinmez. Çünkü kimse bunu görmemiştir. Yani kimse kendini bulmamıştır. Çünkü aşk sizsiniz kendinizsiniz siz ebedi bir aşk kıvılcımısınız ama tüm yaşam ilk nefesi almaktan son nefesi verene kadar beden, zihin, duygular, düşünceler ve nesnel dünya girdabında sürüklenmekle geçti, geçiyor ve geçecek eğer bunu değiştirmek için bir çabanız olmazsa. Ve bir test şudur eğer hayatınızda “sevmiyorum” , “hoşlanmıyorum” dediğiniz bir şey bile varsa maalesef kullandığınız insan yapısı “aşk” ile ilgili bir deneyim yaşatma kapasitesinde değil demektir.

Ve herkesin hayatta hoşlanmadığı, sevmediği, düşmanca baktığı, ötekileştirdiği bir şeyler vardır. Canlı veya cansız. Aşk sizsiniz ne olursa olsun aşk hep sizinledir ama siz aşkı görüp yani kendinizi görüp yaşayabiliyor musunuz?

Cevap hayırdır. Bunca yoldan ve acılardan hayat denen acayip oyun mengenesinden geçtikten sonra maalesef artık kendinizi görmeniz normal şartlarda imkansız. Peki bu nasıl mümkün olabilir? Nedir bunun Yolu?

İşte bu yol kendini aşma yoludur yani geçici nesnel olan herşeyi aşmak ve gerçek kendine yani ruha öze ulaşmak. Bunun için gezegende verilmiş olan en kadim ve hatta tek araç Orijinal Yoga Sistemidir. Bu araç size kendinizi aşma noktasında yardımcıdır. Sizde bu aracı kullanarak maddi ve yapay kendinizi aşıp gerçek kendinize ulaşın ve gerçek aşk ve sevgiyle tanışın. Bunun için Yoga Academy hizmetinizdedir.

Eğitimler, kitaplar, DVDler, videolar ve en önemlisi her ay eşi benzeri olmayan ve dünyada bir ilk ve tek olma özelliğini taşıyan eşsiz Yoga Festivalleri aracılığıyla. Özellikle de Yoga Academy’nin tüm dünyadan herkese açık olan uluslararası Yoga Festivalleri çok daha hızlı bir gelişme sağlayan çok özel çalışmalardır. Her ay Türkiye’nin eşsiz doğasında gerçekleştirilen bu festivallerde uygulanan çok özel teknikler sayesinde beden çok hızlı bir iyileşme ve gelişme göstermekte şifalanmakta ve her türlü sorundan çok hızlı şekilde özgürleşmektedir.

Sizde Orijinal Yoga Sistemi ile egonun makyajlı hali olan yapay şeyden gerçek aşka doğru yolculuğa çıkın. Bunun içinde konuyla ilgili Dünya literatürde başka bir benzeri olmayan derin ve etraflı pratik uygulama ve teorik bilgilerden süzülmüş Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf’ın “Aşk Nedir Ve Nasıl Yaşanır” adlı şaheserini tavsiye ederek yazımızı bitirelim.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here