Ana sayfa KİŞİSEL GELİŞİM İÇSEL DÖNÜŞÜM DEVRİM GERÇEĞİ

DEVRİM GERÇEĞİ

577
0

Hayatta hızlı gerçekleşen olgular kitleler tarafından özel bir ilgi görür. Hap çözümler olarak da isimlendirilen bir çok öneri genelde hemen sonuç bekleyenlerin öncelikleri arasında yer almaktadır. Modern zamanların değişen dünya düzeninde sabır olgusu gittikçe azalmakta ve yerini hızlı tüketime bırakmaktadır.

Belki klasik bir örnek olacak ama yıllar öncesinde aşıklar millerce uzaktan sadece bir mektup ile haberleşip  yıllarca aşığını beklemekte iken günümüzde internet üzerinden anlık mesajlaşmalar hızındaki iletişim boyutu içinde olan çiftlerin dahi “geç döndün”, “mesajımı görmedin” tartışmaları yaşadığı görülmektedir. Hayatın her alanında talep gören bu hız konusuna değişim açısından baktığımızda karşımıza çıkan kavram ise devrim kavramı olmaktadır. Devrim, mevcut durumdan başka bir  duruma hızlı bir geçiş demektir. Devrim sayesinde insanın düşünme şeklinde hızlı bir değişim gerçekleşmektedir. İşte bu yazımızda devrim konusunu varoluşsal bilgelik yönüyle devrim gerçeği açısından inceliyor olacağız. Başka bir deyişle siyasi devrimi değil tüm insanların değişimini sağlayabilecek “tekamüli” devrimi paylaşacağız.. Tekamüli devrim insan doğasının o istediği hızlı çözümleri sunmakta ve insan yapısında hızlı ve büyük değişimlere neden olmaktadır.

Günümüzde bölünmüşlük çok sık rastlanan bir durum olarak karşımıza çıkmakta ve insanlar bölünmüş hayatlar yaşamaktadır. İşte tekamülsel devrim ile insanın bu bölünmüş kişiliği birlik haline gelmektedir. Bütünlük cesaret istemektedir ve yalnızca devrim sayesinde zıt kutupları korkusuzca kucaklayan insan bütünlüğe erişebilmektedir. Kabul edilen zıt kutuplar bünyede mantıksızlığa yol açabilmekte ve içsel devrim yoluyla mantık ile mantıksızlığın ötesine geçilebilmektedir. Devrim sayesinde eski dayatılmış kalıplar ve zihinsel şartlanmaların insan bünyesi üzerindeki etkileri azalır ve birey kendi kendisini eğitir ve yetiştirir. Böylece birey varoluşla vazgeçilmez bir ahenk içinde bulunur ve bütünsel sağlığa  ulaşır. Birey olayları bölünmüş zihin ile değil varoluşsal gerçeklere dayanarak değerlendirmeye başlar ve onlardan çıkacak dersleri bilimsel bir biçimde inceler. Bencil isteklerin yönetiminde değil içsel devrimin akışı içinde yaşar ve her zaman hazır ve nazır olur. Bölünmüş yapıdan özgürleştiren ve varoluşsal bütünlüğe ulaştıran içsel devrim aynı zamanda bütünsel bir eserdir. İçsel devrimi uygulayan içsel devrimcinin eylemleri birbirine bağlı, gerekli ve zaruri eylemlerdir. Onun ne bencil bir yaşamı ne de paylaşamayacak bir şeyi vardır. Bu nedenle o, mutluluğunu, ekmeğini, sevgisini, emeğini, umutlarını, başarısını, yüreğini herkesle paylaşır. Keza devrimci bir nevi paylaşma sanatçısıdır.

Devrim gücüne toplumsal açıdan bakılır ise içsel devrimin dünyadaki tüm savaşların bitmesi için ne kadar önemli olduğu görülecektir. Savaşların nedenini dışta aramak yerine savaşanların içinde aramak gerekir. Çünkü bu dünyada ilk kavga, ilk savaş erkek ile kadın arasındadır. Erkek ile kadın kavga etmeyi bırakırsa, savaşlar da bir son bulacaktır. Erkek kafayı kadın ise kalbi temsil etmektedir ve kalp ile kafa barışırsa kadın ile erkek de barışacaktır. İşte içsel devrimin bir amacı  da kalp ile kafayı bir araya getirmek ve birleştirmektir. Bu, dengesizliğe son verecek ve savaşlar duracaktır. O zaman devrimsel bir denge ve ahenk oluşacaktır. Tüm insanlığı birleştirebilecek devrimsel bir şarkı ve dans ile herkes savaşmak yerine dans etmeye başlayacaktır. Böylece savaşmaya zaman ve enerji kalmayacak ve sevgi devrimi ortaya çıkacaktır.

İşte günümüzde insanların en çok konuştuğu fakat gerçeğinin tam olarak ne olduğunu tam da yaşayamadıkları bir olgu da sevgi konusudur.  Bahsedilen gerçek sevgiye erişmek için de insanın bir sevgi devrimi yaşaması gerekmektedir. Devrimsel gerçek şudur ki, devrim sert sevgi ise yumuşaktır.  Bu iki olgunun birbiriyle uyum içinde olması zordur fakat aynı zamanda biri olnazsa öteki de olmaz. Sevginin ortaya çıkması için devrime ihtiyaç vardır ve devrimin gerçekleşmesi için sevgi gerekir. Tıpkı kadın olmadan erkeğin, erkek olmadan da kadının olamadığı gibi. Eril ve dişil zıt kutuplarda bulunmakta ve onların birbirine uyması olanaksıza yakın fakat imkansız değildir. Bu, madde ile ruhun, beden ile  özün, kafa ile kalbin birbirine uymasına benzetilebilir. Yalnızca içsel devrim ile  kalp ile kafa uyum içinde çalışabilir ve gerçek sevgi deneyimlenebilir.

Devrim gerçeğinin en çarpıcı noktalarından biri de Mutlak olanı bilmenin tek yolunun içsel devrim aracılığı ile  Mutlak ile bir olup Mutlak olanı ebedi özüyle hissetmekten geçmesidir. İçsel devrim gücüyle birey mutlak bütünlüğün içinde eriyerek Mutlak olanı bilme noktasına gelebilmektedir. Bu erime yalnızca devrim ateşi sayesinde gerçekleşebilmektedir. Devrim aracılığıyla birey yaşarken yaşam ölürken ise ölüm olur. Bu birlik halinde endişe, öfke, bağımlılık, suçluluk, nefret  kaybolur, bencillik buharlaşır ve kişi şimdiki halinde kaybolur. Mutlak ile temasa geçmek, O’na dokunmak, O’nu deneyimlemek ve anlık bir görüntü tecrübesi yaşayarak mutlak saadete erişmek de içsel devrimin yaşattığı mucizelerdendir. Böylece görünen görünmeyeni görmeye başlar, yeryüzü gökyüzüne yükselir  ve onunla birleşir. Mutlak olanın  içten gelen dingin sesi duyulur ve onun olağanüstü haz ve aşk dolu ebedi dans edimi deneyimlenir.

Bu yazıda Dünyaca Ünlü Yazar, Nobel Barış Ödülü Adayı Akif Manaf’ın Devrim Nedir ve Nasıl Gerçekleştirilir? eserinden yararlanılmıştır.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here